Biliyorsunuz meme kanseri bizde de olduğu gibi tüm dünyada kadınlarda en çok görülen kanser türü.
İstatistiklere göre her 8 kadından biri günün birinde meme kanseriyle tanışıyor.
Modern tıp meme kanserini artıran etkenleri ortaya çıkarmaya ve bunları önlemeye çalışmaktan ziyade “erken teşhis” ile uğraşıyor.
Erken teşhis kulağa çok hoş gelen bir tabir ama bir hastalığı erken teşhis etmek yerine önlemek her bakımdan daha doğru.
Üstelik erken teşhis edildiği sanılan meme kanserlerinin beşte birinin “aşırı teşhis” olduğunun yani bu teşhislerin hastaya hiçbir faydası olmadığı gibi pek çok zararlarının olduğunun anlaşıldığını da hatırlatmak isterim.
Meme kanserleri önlenebilir mi?
Evet, meme kanserleri önlenebilir.
Hatta sadece meme kanseri değil kanserlerin çoğu önlenebilir çünkü kanserlerin çok küçük bir kısmı genetiktir, birçok kanserin sebebi olumsuz “çevre şartları” ve “hayat tarzıdır”.
Bunlar içinde de “doğru beslenme” başta gelir.
Üstelik doğru beslenme sadece kanserleri değil kalp-damar hastalıkları, obezite, diyabet, astım ve alerjiler başta olmak üzere pek çok hastalığı da önleyebilir.
Omega 3 kanser kalkanı
Bol lifli, omega 3/omega 6 oranı yüksek, polifenolden zengin ve düşük glisemik endeksi olan gıdalar hastalıklardan uzak kalmanın olmazsa olmazıdır.
Akdeniz Diyeti’ nde bu unsurların tümü de mevcuttur ve ayrıca da kanola yağı, margarin ve az yağlı süt ürünleri geleneksel olarak u diyette bulunmaz. Böyle bir diyet sadece meme kanserini değil pankreas, mide, kolon, karaciğer ve prostat kanseri risklerini de azaltır.
Akdeniz Diyeti, erken dönem meme kanseri olan kadınların hem meme kanseri ve hem başka sebeplere bağlı ölümlerini de azaltır. Bu beslenme şeklinin kanser riskini azaltmasında her üçü de kanser riskini artıran obezite, metabolik sendrom ve diyabetin önlenmesinin de rolü vardır.
Meme kanserlerinin önlenmesinde en önemlisi besin ögesi deniz ürünleri kaynaklı omega 3 yağ asitleridir. Buna karşılık omega 6 yağ asitlerinin fazla tüketilmesi meme kanseri riskini artırır.
Asıl önemli olan da diyette omega 3/omega 6 oranıdır; bu oran ne kadar yüksekse meme ve diğer kanserlerin ihtimali o nispette azalır. Bunun anlamı şu: Omega 3’ den zengin besinleri daha çok yerken omega 6 bulunanları da azaltmak gerekir.
Antioksidan özellikleri olan polifenol flavonoidler de muhtemelen endojen sentezi uyararak omega 3’ ü yüzde 30 artırır.
Organik bitkisel yiyecekler ve süt ürünleri gibi organik hayvansal yağların omega 3/omega 6 oranları daha yüksektir ve bunlarda “hormon bozucu” olarak bilinen kimyasalların miktarı çok daha azdır.
Alkolsüz Akdeniz Diyeti
Akdeniz Diyeti’ nin en olumsuz tarafı alkol tüketimidir.Birçok çalışmada kalp hastalıkları riskini azalttığı iddia edilen kırmızı şarabın faydası alkolden değil flavonoidlerden zengin üzümden elde edilmesiyle ilgilidir. Alkol yani etanol kesinlikle “toksik” yani “zehirli” bir maddedir.
Hiç alkol kullanmayan menopoz sonrası kadınlarda meme kanseri riski günde bir kadeh içenlere göre yüzde 10 daha azdır. Alkol, meme kanserinin nüks ihtimalini de artırır. Bu sebeple de alkolden arındırılmış Akdeniz Diyeti en sağlıklı diyettir.
Gelelim neticeye
Önemli olan hastalıkların erken teşhisi değil “hastalıkların önlenmesidir”.
Kanserden kalp krizi ve felçlere, astımdan Alzheimer ve depresyona hastalıkların hemen hepsinin sağlıklı hayat tarzıyla önlemek mümkündür.
Bir hastalık teşhis edildiğinde ise hemen ilaç veya ameliyata başvurmak yerine “tedavinin ilaçsız da yapılabileceği” unutulmamalıdır.
Kaynak: