İSTANBUL Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Derya Uludüz kırmızı etlerin eskiye oranla besin değerinin düştüğünü ancak sağlıklı ve besin değeri yüksek bir kırmızı etin birçok vitamin ihtiyacını karşıladığını belirtti. Prof. Dr. Uludüz ayrıca kırmızı etin fazla bilinmeyen bir faydası olduğunu da açıkladı ve “Kırmızı etin nerdeyse hiç bilinmeyen bir diğer faydası da tiroid hormonunu dengelemesidir. Tiroid hormonu, epinefrin, norepinefrin ve dopamin gibi vücutta çok önemli maddelerin yapılmasında rol oynar. Bu maddeler, mide, kalp ve akciğer gibi organlar ile beynimiz arasında iletişimi sağlayan kimyasal mesajcılardır” dedi.
ETLER ÇOK FAZLA ENDÜSTRİYEL İŞLEMDEN GEÇİYOR
Geçmişte tükettiğimiz kırmızı etlerin günümüzdeki kırmızı etlerden çok farklı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludüz sözlerine şöyle devam etti: “Geçmişte hayvanlar doğada serbestçe geziyor ve tamamen doğal yiyecekler tüketiyordu. Bu hayvanlardan elde edilen et ile bugün kapalı ahırlarda yetiştirilmiş, suni yemlerle beslenmiş ve büyüme hormonu, antibiyotik verilmiş hayvanlardan gelen et aynı değildir. Ayrıca, günümüzde etler çok fazla endüstriyel işlemden geçiyor, raf ömrü uzaması için nitratla, koruyucularla ve daha birçok kimyasalla karıştırılıyor veya tütsüleniyorlar.”
ET TÜKETMEMEK KAS VE BEYİN FONKSİYONLARINI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Hastalara genellikle kırmızı et tüketimini azaltmalarının önerildiğini söyleyen Prof. Dr. Uludüz nedeni ise şöyle açıkladı: “Salam, sucuk gibi işlenmiş kırmızı etler kalp ve şeker hastalıkları riskini artırırken, doğada otlayan hayvanlardan elde edilen işlenmemiş kırmızı et ise sağlıklı ve besleyicidir. Sadece 176 kalori ve yüzde 10 yağ içeren 100 gram kırmızı ette günlük ihtiyacımız olan B3 vitamininin yüzde 25’i, B6 vitamininin yüzde 20’si, B12 vitamininin yüzde 40’ı, demir ihtiyacını yüzde 15’i, çinko ihtiyacının yüzde 35’i, selenyum ihtiyacının yüzde 25’i bulunur. B12 vitaminini sebzelerden almak ise mümkün değildir. Kırmızı et kreatin ve karnitin açısından oldukça zengindir. Kreatin kaslarda enerji depolarını doldurur ve kas gücünü artırır. Karnitin ise yağın enerjiye dönüşmesinde önemlidir. Et tüketmeyenlerde bu maddelerin değeri düşüktür, bu da kas ve beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler.”
GÜNLÜK ALINMASI GEREKEN B12 MİKTARI 2 MİKROGRAMDIR
Kırmızı etin sebzelerde pek bulunmayan ve vücut tarafından üretilemeyen zengin bir B12 vitamini kaynağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludüz sözlerine şöyle devam etti: “Hücrelerin genetik kodlarının çoğaltılmasında ve beyin hücrelerinin tamirinde rol alır. B12 vitaminin uzun süreli eksikliği beyin ve sinir sistemine kalıcı olarak zarar verebilir. En iyi B12 kaynağı karaciğerdir. Sığır karaciğerinin 70 gramlık porsiyonu 70 mikrogram B12 vitamini içerir, günlük önerilen B12 miktarı yaklaşık 2 mikrogramdır.”
KIRMIZI ET TİROİD HORMONUNU DENGELİYOR
Kırmızı etin demir içeriğinin de çok zengin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludüz sözlerine şöyle devam etti: “Demir, kanda oksijen ve besinlerin dokular ile organlarımıza iletilmesinde önemli bir rol oynar. Kırmızı etin nerdeyse hiç bilinmeyen bir diğer faydası da tiroid hormonunu dengelemesidir. Tiroid hormonu, epinefrin, norepinefrin ve dopamin gibi vücutta çok önemli maddelerin yapılmasında rol oynar. Bu maddeler, mide, kalp ve akciğer gibi organlar ile beynimiz arasında iletişimi sağlayan kimyasal mesajcılardır. Bu nedenle duygu durum, uyku, konsantrasyon ve kiloyu etkileyebilir, dengede olmadığında da olumsuz belirtilere neden olabilir.”
AZ MİKTARDA DOYMUŞ YAĞ BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİR
Prof. Dr. Uludüz ayrıca, “Kırmızı et doymuş yağ içerir. Doymuş yağların fazla tüketimi zararlı olsa da az miktarda doymuş yağ bağışıklık fonksiyonunu güçlendirmek ve sağlıklı bir sinir ve sindirim sistemi oluşturmak için gereklidir. Yağlar, aynı zamanda vitamin A, E, D, K gibi yağda çözünen vitaminlerin taşınabilmesi için gerekli ve düşük yağlı bir diyet bu besin maddelerinde eksikliklere yol açabilir” dedi.
ÇÖZÜNEN ETLERİ TEKRAR DONDURMAYIN
Kırmızı etin, proteinden zengin olması nedeniyle çabuk bozulduğunu ve bu yüzden özenle muhafaza edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Uludüz sözlerine şöyle devam etti: “Buzdolabında en fazla 3 gün, buzlukta -4 derece ile en fazla 7 gün, derin dondurucuda -32 derece ile en fazla 3 ay bekletilmelidir. Kurban etleri, dondurulmadan önce küçük parçalara ayrılarak buzdolabı poşetine veya yağlı kağıda sarılmalıdır, böylece çözdürme işlemi de kısa sürer ve bakteri oluşumu engellenir. Kalorifer üzerinde, açıkta ya da sıcak suda bekletme gibi çözdürme yöntemleri, sağlık açısından risklidir. Buzdolabının alt kısmında ya da mikrodalgada çözdürme daha uygun yöntemlerdir. Çözdürülen et, bakteri oluşumuna izin verilmeden hemen pişirilmeli, asla tekrar dondurulmamalıdır.”
ETLERİ TÜKETMEDEN ÖNCE 24 SAAT KADAR DİNLENDİRİN
Bayramda kesilen etlerin hiç dinlendirilmeden birkaç saat içinde tüketilmesi yanlış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludüz sözlerine söyle devam etti: “Hayvan kesildikten sonra kaslardaki glikojen laktik aside dönüşür, kaslar ve deri sertleşir. Rigor mortis dediğimiz yeni kesilen hayvanların etlerindeki bu sertlik, pişirmeyi zorlaştırdığı gibi, sindirim sorunlarına da yol açar. Normal bir etin sindirimi 4 saat sürerken, taze kesilmiş etin sindirimi 8 saatte olur. Bu nedenle, mide ile ilgili problemleri olan kişiler, şişkinlik ve hazımsızlık sorunlarından kaçınmak için eti 24 saat bekletmeden tüketmemelidir.”
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/kirmizi-et-tiroid-hormonunu-dengeliyor-40929025