- Daha az kalori tüket: Besinlerle kazanılan kalorilerin miktarı arttıkça, hele hele bu kalorilerin kaynağı rafine karbonhidratlar oldukça kansere yakalanma sıklığı da artıyor. Kısacası söz konusu kanser olunca can boğazdan gelmiyor, gidiyor.
- Daha çok sebze ve bakliyat tüketin: Sebzeler yüksek mineral, vitamin, antioksidan içerikleri, posa zenginlikleri ve düşük kalorileri nedeniyle bilinen en güçlü kanser savaşçıları. Ne kadar taze, koyu renkli, parlak, diri ve doğalsalar, ne kadar çiğ tüketilmeye müsaitseler faydaları o oranda artıyor, fren o kadar güvenli hale geliyor.
- Çeşitlendirin: En iyi şeyleri yeseniz bile hep aynı şeyleri yemeyin. Nasıl ki aynı şeyleri yapınca farklı sonuç alamazsanız aynı gıdaları yediğinizde de sadece tek yönlü bir yolda hareket eder, güvenliğinizi sadece bir frene bırakırsınız.
Olabildiğince çeşitli ve farklı gıdalar seçin. Farklı sebzeler, meyveler, bakliyat grubu yiyecekler, protein kaynaklarına yönelin. Bunu yaparken de mümkün olduğu kadar geleneksel besinlere ağırlık verin. Geleneksel besinler genetiğinize en uygun besinlerdir ve biliyoruz ki yiyeceklerle genler konuşurlar. Ve eğer anlaşamazlarsa itişip kakışırlar, kavga çıkarırlar.
- Daha çok ot yiyin: Taze otların her türlüsü farklı birer kanser savaşçısı. Biberiyenin, rokanın, marulun, maydanozun, dereotunun, nanenin, kekiğin, yarpuzun, keklik otunun, kısacası her otun içinde doğal “antikanser savaşçılar” var.
- Şeker, un ve alkolden uzak durun: Bu üçlü bilinen en tehlikeli besinsel kanserojenlerdir. Alkolle şekerin nasıl yan yana geldiğine de şaşırmayın.
Unutmayın ki, çoğu alkol şekerden üretiliyor. Üzüm şekerinden rakı, şarap, elma şekerinden elma likörü yapılıyor.
Kaynak: