• 15 Kasım, 2024

Uzunun Yaşamanın Sırları

uzun-yasamanin-sirri

USA’ nın en yaşlı kişisi unvanına sahip Conrad Johnson’ un 110 sene 338 gün süren hayatı geçtiğimiz günlerde sona erdi. Nisan ayında geçirdiği felçten sonra sağlığı bozulan Johnson bir televizyon programında uzun yaşamasını her gün egzersiz yapmasına, kahvaltıda yulaf ezmesi yemesine, dua etmesine ve erken yatmasına bağlamıştı.

İsveç’ de doğan, 19 yaşında USA’ ya göç eden, dokuz kardeşi olan Johnson iki defa evlendi, hiç çocuğu olmadı. Parkinson hastalığı olan ilk karısı 1988’ de kanser olan ikincisi ise 2002’ de vefat etti.  Şu anda dünyanın en uzun yaşayan insanı unvanı şubat ayında 112 yaşına girecek olan Japon Sakari Momoi’ ye ait.

Johnson’a “toprağı bol olsun” diyerek 100 sene üzerinde yaşayanların sırlarına bir göz atalım.

Ocak ve kasımda doğanlar uzun yaşıyor

100 yıldan fazla yaşayan, yani ‘dalya yapan’ ve sayıları da her geçen gün artan binlerce ‘genç’ var yeryüzünde.

Bizdeki rakamları bilemiyorum, ama Amerika’ da dalya yapan kişilerin 100 bini aştığını, Japonya’ da 40 bine yaklaştığı biliniyor.

2050’ de 100 seneyi geride bırakan Amerika’ lıların sayısının bir milyonu bulacağı tahmin ediliyor.

100 yaşını geçen kişiler üzerinde yapılan araştırmalar uzun yaşamanın sırlarının FOXO3A ve ApoE genlerinde saklı olduğunu gösteriyor ama asıl ilginç olan 100 yaşını geçen her dört kişiden üçünün kadın olması.

Yüzyıldan fazla yaşayanlar üzerine Amerika’ da yapılan bir araştırmada, ocak ve kasım aylarında doğanların yaşama şanslarının nisan-haziran döneminde doğanlardan yüksek olduğu ve ülkenin Batı’sında doğanların 100 yaşını geçme şanslarının Doğu’sunda doğanlara göre 3 misli fazla olduğu da saptanmış.

Bu bulgu tesadüfî olmamalı, çünkü Avusturya ve Danimarka’da da ekim-aralık aylarında doğanların nisan-haziran aylarında doğanlara göre daha uzun yaşadığını gösteren başka bir araştırma var.

Mevsim farklılıklarına uygun olarak hayatın ilk aylarında mâruz kalınan bakteri ve virüs enfeksiyonlarının, alerjenlerin, sıcaklık, nem, basınç gibi hava şartlarının etkileri yabana atılmamalı diye düşünüyorum.

İnsanların doğdukları çevrenin şartlarının da yaşama süresinin belirlenmesinde rolü olması mümkün.

Burada kültürel, sosyal, psikolojik ve ekonomik faktörlerin mutlaka hesaba katılması gerekir.

Meselâ, hayatın ilk yılındaki beslenme ile ilgili özelliklerin yaşama süresini etkileyebileceği akla ve mantığa çok uygun geliyor.

Nitekim 100 yaşını geçenlerin çoğu büyük şehirlerde değil, çiftliklerde ve köylerde yaşayan ve tabii yiyeceklerle beslenen insanlar.

Ailenin ilk çocuğu da daha şanslı

Aynı araştırmaya göre, çok çocuklu ailelerde ilk doğan kız çocuğun 100 yaşını geçme ihtimali diğer kız kardeşlerine göre 3 kat yüksek.

İlk doğan erkek çocuk ise uzun yaşama bakımından diğer kardeşlerinden 2 misli fazla şansa sahip.

Burada da çocuk sayısı arttıkça ailelerin onlara olan ilgi ve ihtimamlarının da tabii olarak azalması önemli olabilir.

Dolayısıyla bu çocukların çeşitli kazalara uğrama ve sağlıklarının çeşitli olumsuzluklara maruz kalma ihtimali artıyor.

Ayrıca, sonraki çocukların beslenme ve tıbbi bakımları da daha kötü olabilir.

İlk çocuk en küçük bir rahatsızlıkta hemen doktora götürülürken, sonraki çocukların hastalıkları giderek umursanmamaya başlar.

İlk çocuk doğduğunda anne ve babanın daha genç olmalarının da üzerinde durulması gerekir.

Zamanla babanın spermlerinin ve annenin yumurtasının zarar görmesi mümkün.

Anne ve babaların yaşları ilerledikçe çocuklarında genetik kökenli sağlık sorunlarının daha fazla olması da buna bir delil olarak gösterilebilir.

İyimserler uzun yaşıyor

Pittsburg Üniversitesi tarafından 100 bini aşkın 50 yaş ve üzerindeki kadında yapılan araştırma ise iyimserlerin daha sağlıklı ve uzun ömürlü olduklarını gösteriyor.

Bu iddia doğru ise iyimserliğin evrensel simgesi Polyanna’ nın da dünyanın en uzun yaşayan insanı olması gerekir.

Kitabın yazarı Eleanor H. Porter ise 52 yaşında vefat ettiğine göre sayılı kötümserlerden olmalı.

Ne cinsiyetimizi, ne doğum ayımızı, ne nerede doğacağımızı, ne ailenin kaçıncı çocuğu olacağımızı belirlemek elimizde olmadığına göre uzun yaşamak için iyimser olmak yapabileceğimiz tek şey gibi görünüyor.

Uzun yaşamak için 20 tavsiye:

BİR: Gülün. Gülmek bir taraftan stres hormonlarının düzeyini azaltıyor, diğer taraftan vücudun tabii savunma mekanizmalarını ve bağışıklığı güçlendiriyor.

İKİ: Gecede ortalama 6-7 saat uyuyun. 8 saatten fazla ve 4 saatten az uyuma yaşama süresini kısaltıyor. Öğle vakti yarım saati geçmeyen uyku (siesta) çok yararlı.

ÜÇ: Her gün öğle vakti 15-20 dakika güneşlenin.

DÖRT: Mutlu bir evlilik de uzun yaşamanın anahtarlarından. Birden fazla evlenenlerin beklenenden erken öldükleri aklınızda olsun.

BEŞ: Düzenli egzersiz yapanların daha uzun yaşadığını artık herkes biliyor. Bunun için en uygun sporlar düzenli yürüyüş ve yüzme.

ALTI:Düzenli cinsel hayat da uzun yaşama şansını artırıyor. Seks stresi azaltıyor, mutluluğu artırıyor ve daha iyi uyumamızı sağlıyor.

YEDİ: Çok çocuğu olanlar da uzun yaşıyorlar. Çocuk ve torunlar mutluluğu ve yaşama motivasyonunu artırıyor.

SEKİZ: Anne ve babanıza, akrabalarınıza yakın olun, onlarla sık sık görüşün.

DOKUZ: Mümkünse şehirde değil köyde hiç değilse kasabada yaşayın.

ON: Araba kullanmayın. Yürüyün veya bisiklete binin.

ON BİR: Fazla kilolardan bir an önce kurtulun. Obezite, hem kalp hastalıkları hem de bazı kanserler için risk yaratıyor.

ON İKİ: Hangi yaşta olursanız olun, yeni bir şey öğrenmeye bakın. Mesela bir müzik aleti çalın veya yeni bir dil öğrenin.

ON ÜÇ: Sigara ve alkol içmeyin, sigara içilen ortamlarda bulunmayın.

ON DÖRT: Düzenli olarak ibadet edenler daha uzun yaşıyorlar. Dua etmek stresi ve sıkıntıları azaltarak kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyuculuk sağlıyor.

ON BEŞ: Kanserlerin yüzde 50’si diyetle ilgili. Rafine şeker, un ve trans yağlardan uzak durun. Günde 5 gram tuzu geçmeyin.

ON ALTI: Her gün yeşil çay için. Yeşil çaydaki antioksidanlar kalp hastalıklarından koruyor.

ON YEDİ: Eve iş getirmek stresi ve bu da kalp krizi ve yüksek tansiyon riskini artırıyor.

ON SEKİZ: Evcil hayvan besleyenler daha iyimser oluyorlar ve daha az strese maruz kalıyorlar.

ON DOKUZ: Doktorlardan, hastaneden, çekap’ tan uzak durun.

YİRMİ: Benim yazılarımı okuyun, tavsiyelerime uyun.

Kaynak:

Benzer Yazılar

Yorum Yapın