Dr. David M. Nathan’la 1990’lı yılların ortalarında Boston’da tanıştım. O dönemde Ankara’da Numune Hastanesi’nin başhekimliği, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in özel doktorluğu ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık Başdanışmanlığını birlikte yürütmeye çalışıyordum.
Ankara Numune Hastanesi’nin Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları konusunda güçlü bir geçmişi vardı. Dr. İhsan Aksan ile başlayan, sonra da Dr. Saliha Yalçın Hoca ile de devam eden bu yapılanmayı daha da geliştirmek niyetiyle Dr. Nathan’la tanışmak ve kliniğini görmek istemiştim. Dr. Nathan’ın önemli fikirleri vardı. Özellikle diyabeti önleme konusu ile ilgiliydi ve popüler-moda diyetlerden o da benim gibi hiç hoşlanmıyordu. Bugün size, bizzat onun bir kitabından aldığım bazı bilgileri kendi fikirlerimle harmanlayarak aktaracağım…
“Düşük karbonhidratlı ve bol yağlı Atkins Diyeti, çok az yağlı, yüksek karbonhidrat Ornish Diyeti ve az yağlı, Weight Watchers Diyeti üzerinde yapılan kıyaslamalı araştırmalar, bunların hepsinin de kilo verdirdiğini gösteriyor. Neden? Çünkü hepsi de az kalori aldırıyor da ondan.” Dr. Nathan haklı: Her diyet az ya da çok, hızlı ya da yavaş mutlaka kilo verdirir. Peki, o zaman neden her gün yeni bir diyet planı, yeni bir diyet markası ‘Mucize diyet’ diye piyasaya sürülüyor? Bu sorunun cevabı sadece tek kelimelik bir yanıttan ibaret: Ekonomik!
Diyet endüstrisinin muazzam bir ekonomik büyüklüğü var. Rakamlar sadece Amerika için bile milyar dolarlarla ifade ediliyor. Rakam büyük olunca pastadan herkes bir pay koparmaya çalışıyor. Kimi, uydurduğu çakma diyetlerle, kimi, ‘faydası sıfır, zararı sınırsız’ zayıflama haplarıyla bu işten para kazanmaya çalışıyor.
5’Lİ KURAL NE DİYOR
Oysa kilo problemiyle mücadele söz konusu olduğunda, neredeyse bu köşede 10 yıldır sık sık tekrarlayıp durduğum beş temel kural hiç değişmedi!
1) Her kilo sorunu bir sağlık sorununun sonucudur. Bu sorun çözülmeden kilo problemi çözülemez ya da bedensel veya ruhsal/duygusal yönetilemez.
2) Yalnız diyet yapmanız yetmez, mutlaka diğer çözümleri de devreye sokmak zorundasınız.
3) Diyetleriniz sorununuzu çözmek üzere planlanmalıdır, her diyet herkese uymaz.
4) Aktivitenizi artırmadan bu sorunu kontrol altında tutamazsınız.
5) En etkili sonuç beslenme değişikliği ve aktivite artışını bir yaşam tarzı haline getirince alınır.
Eğer bu değişmez ve vazgeçilmez noktaları görmezden gelirseniz, verdiğiniz kiloları kısa bir süre sonra hem de fazlasıyla geri alırsınız. Üstelik ruhunuza bir ton mutsuzluk, bir kucak hayal kırıklığı ekleyerek.
Kısacası kilo sorununun çözümü, en azından yönetilebilir olmasının yolu, yöntemi aslında bellidir: “Kilo kazanımına yol açan metabolik-moleküler sorunu ya da yeme yanlışlarına neden olan ruhsal problemi bulup tedavi etmek, bir taraftan da soruna uygun diyet+aktiviteden oluşan ‘kilo yönetimi formülü’nü uygulamaya koymak!” Bu işi başarmanın başka yolu yok.
NOT: Bu hafta ‘Yaşlanmaya dur diyen kozmetik kremler’ konusunu yazacaktım size, böyle bir sözüm vardı. Bugün bu konuda İngiltere’de düzenlenen bir toplantıya katılacağım ve gelecek pazar size bu konudaki en son gelişmeleri ‘damardan!’ aktaracağım. Yazıyı geciktirdiğim için özür diliyorum, mazeretimi uygun göreceğinizi umuyorum.
ÇOK ÖNEMLİ
‘Diyet yapmak’ mantığına son verin
Dr. Nathan’a göre de, yalnızca diyet yapmak kalıcı bir zayıflama sağlayamaz. Yapmanız gereken şey beslenmenizi denetlemeyi ve planlamayı öğrenmek ve nasıl yediğiniz, nerede yediğiniz, neden yediğiniz, ne yediğiniz ve ne zaman yediğiniz şeklinde özetlediği beş soruya yanıt aramanızdır.
Önemli bir nokta da şu: kilo verme konusu diyet yaparak denenen kısa süreli bir iade testi değil uzun süreli bir sağlık taahhüdüdür. Ve bu taahhüt her şeyden önce diyet anlayışını terk etmeyi gerektirir. ‘Diyet’ sözcüğü kalıcılık çağrıştırmıyor. Uzun dönemde sağlığımızı düzeltecek uzun vadeli bir yaşam değişikliğinden çok yaşamınıza geçici olarak sokulmuş bir unsur-bizim deyimimizle geçici olarak kullandığınız bir baş ağrısı hapını andırıyor.”
Dr. Nathan’ın diğer saptamaları şunlar: “Diyet insanda bir şeylerden mahrum olma duygusu uyandırıyor ve sanki onu bir gün bırakacağımız fikri ile sürdürdüğünüz bir şeymiş izlenimi veriyor. Oysa beslenmeniz ve duygularınız ancak yaşam tarzınızı tam anlamıyla değiştirdikten sonra tatmin edici hale gelecektir.” Bu bakımdan, işe başlamadan önce uzun uzun düşünüp bir başarı planı hazırlamanız ve Dr. David Nathan’ın şu cümlesini kulağınıza küpe yapmanız şart!: “Diyet mantığına son verin !”
(*) Diyabeti Nasıl Yenilgiye Uğratabilirsiniz? /Optimist Yayınları/ İSTANBUL
KESİP SAKLAYIN
Dr. Nathan’ın soruları
– Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeye ve daha aktif olmaya hazır ve istekli misiniz?
– Haftada yarım ile bir kilo arası zayıflamaya yönelik mantıklı bir beklentiniz var mı?
– Yaşam koşullarınız (ev, araba, işyeri) başarınıza destek olmaya mı, yoksa baltalamaya mı daha elverişli?
– Zehir saçan bir dünyada beslenme planınız nedir?
– Kendinizle yaptığınız konuşmalar zayıflama çabalarınıza yardımcı oluyor mu, yoksa zararlı mı?
– Kendinizi mahrumiyet duygusu içinde değil, tatmin olmuş hissedecek şekilde sağlıklı beslenmeye hazır mısınız?
– Duygusal açlıktan çok fiziksel açlığınızı gidermek için yemek üzerinde odaklanmaya istekli misiniz?
– Duygularınızla baş etmek için bir şeyler yemenin dışında yöntemler geliştirmeyi istiyor musunuz?
– Önünüze etkili hedefler koyuyor musunuz?
– Kilonuzu, aktivitenizi ve tükettiğiniz gıdaları izleme altına almaya hazır mısınız?
– Başarının önündeki engelleri aşmak için problem çözme becerilerinizi devreye sokmak istiyor musunuz?
– Düzenli hesap verdiğiniz bir diyetisyen, kişisel eğitmen ya da program var mı?
– Kişisel destek ağınızı belirlediniz mi?
– Hataların yaşam biçimi değiştirme sürecinin parçası olduğunu kabullendiniz mi; bunları düzeltmek için bir plan üzerinde çalışmaya niyetli misiniz?
– Diyet anlayışından kurtularak, sağlık amaçlı alışveriş yapmaya ve pişirip yemeye başlamaya hazır mısınız?
(Dr. Nathan’a göre, sorulara yanıt verip çözüm üreterek başlanan kilo yönetimi programı başarıyla neticelenir.)
Kaynak: