Açlık hissi, karışık ve çok sayıda duygunun kesişme noktası. Ve ne yazık ki (çoğu zaman farkında bile olmadan) midemizi değil beynimizi doyurmak, bedensel değil ruhsal açlığımızı gidermek için yeriz. Peki, bu ikisini ayırmanın, açlığımızın “fiziksel mi, duygusal mı” olduğunu anlamanın bir yolu yok mu? Var! Buyurun…
* Eğer açlığınız midenizin guruldaması, şekerinizin düşüp (hipoglisemi) bedeninizin beyninize “Git bir şeyler ye!” mesajını yollamasının sonucuysa “açlık hissi”niz karnınız doyduğu anda biter. Duygusal açlıklarda ise doyma hissi ya hiç gelmez ya da beyin etkili “tokluk mesajları”nı bir türlü vermez, veremez. Karnınızı doyurmanıza rağmen hâlâ açsanız bilin ki sorun midenizde değil, beyninizdedir.
* Gerçek açlık durumunda bir şeyler yemek herkese “mutluluk” verirken, duygusal açlıklarda “yemek yeme fikri” suçluluk, utanç ve pişmanlığa yol açar.
* Fiziksel açlık yavaş yavaş ama ilerleyici, giderek dayanılması güçleşen bir süreç olarak gelişir. Belirli bir noktaya gelince de ertelenemez bir hâl alır. Duygusal açlıksa aniden gelişir. Ne zaman ve neden ortaya çıktığı pek anlaşılmaz. Duygu durumuna göre artabilir ya da kolayca ertelenebilir veya maskelenebilir.
* Duygusal açlıkta beynin emirleri, fiziksel açlıktaysa midenin talimatları ön plandadır. Ruhsal açlıkta beyin size “Canım çikolata çekti, git bir çikolata ye!” şeklinde duygu yüklü bir mesaj gönderir. Fiziksel açlıktaysa mideniz guruldar, içiniz çekilir, enerjiniz azalır.
* Duygusal açlık herhangi bir anda (tokken bile) ortaya çıkabilir. Fiziksel açlık (gerçek açlık) ise genelde yemekten en az 2 saat sonra veya daha geç ortaya çıkar.
ÇOK ÖNEMLİ
Zayıflama tüyoları
* Televizyon izleme süresi arttıkça kilo sorunu büyüyor. Nedenleri de çok basit ve bildik şeyler: Televizyon başından kalkamayanlar daha seyrek yemek yapıyor ve seyrederken daha fazla atıştırma eğiliminde oluyorlar. Televizyonda yayınlanan reklamların duygusal yemeyi tahrik ettiği ve ne kadar yediğinize dikkat etmenizi engelleyip, daha uzun süre yeme eğilimi yarattığı da biliniyor.
* Yemeği dışarıda yerken “hangi tip lokanta”nın tercih edildiği önemli bir konu. Çin lokantaları İtalyan lokantalarından daha fazla yediriyor!
* Hızlı yemek kilo aldırıyor. Farkına varmadan hızlı yiyenler doyma mesajları beyne geç ulaştığı için (ilk lokmadan en erken 20 dakika sonra) hızlı yerken fazla gıda tüketiyorlar. Ayrıca çoğu “hızlı yiyici”nin gizli, gözden kaçmış birer “insülin dirençlisi” ve “hiperinsülinemik kişi” olduğu da biliniyor ki bu sorun (insülin direnci), onların birer “yağ üretme makinası” olmaları anlamına da geliyor.
* Hızla giden hızla gelir! Bir diyet programını takiben verilen kiloların geri alınma hızı o programdaki kilo verme hızı ile aynı. Örneğin “açlık diyeti” yaparak 3-5 günde 5 kilo verirseniz, aynı kiloyu diyeti takip eden 3-5 gün içerisinde geri alırsınız.
* Her kilo verme çabası (her diyet planı) kilo kaybı ile birlikte metabolizmayı yavaşlatır. Araştırmalar, metabolizmayı yavaşlatmadan (metabolizmaya çaktırmadan) kilo vermek istiyorsanız haftada 250 gramdan fazla kilo kaybetmeyin diyor!
HOŞUMA GİTTİ
Beyin yediğini unutur!
“Yemek hafızamız kusurlu! Ne yediğimizi bilsek muhtemelen daha az yerdik. Ne yazık ki yiyecekler masada iz bırakmıyor, yemekten sonra tüm kanıtlar da ortadan kalkmış oluyor. Kısacası yenilip içilenler genelde hatırlanmıyor.”
Brian Wansink/Psikolog/Bilinçli Beslenme
AKLINIZDA OLSUN
Göze yumurta desteği
Lüteinden zengin beslenenlerde, göz sorunlarına, özellikle de yaşlılıkla ilişkili göz problemlerine (örneğin sarı nokta hastalığına) daha seyrek rastlanmış, bu nedenle de “lütein-zeaksantin” zengini yiyecekler “göz dostu besinler” sayılmıştır.
Bu ikilinin vücut tarafından en iyi kullanılan doğal kaynaklarından biri (belki de birincisi) yumurta! Yumurtanın sarısındaki lüteinin miktarı pek fazla değil ama kana çok hızlı karışıyor ve biyolojik bakımdan daha fazla yarar sağlıyor. Yaşlılara haftada 2-3 kez yumurta yedirmek göz sağlığını korumak için de faydalı bir yol gibi görünüyor.
BİR BİLGİ
Proteinden zengin kahvaltı yağlanmayı önlüyor
Yakın tarihli bir araştırmanın sonuçlarına göre proteinden zengin kahvaltı gençlerde yağlanmayı önlüyor ve kan şekeri kontrolüne destek oluyor. Gençlerin yaklaşık yüzde 60’ı haftanın en az dört günü kahvaltı etmiyor. Oysa uzmanlar kahvaltı etmenin obezite ile mücadele konusunda önemli olduğu görüşündeler.
Missouri Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada alışılmış kahvaltı içeriklerinin kilo yönetimi üzerindeki etkisi değerlendirildi. Araştırmanın yöneticisi, Missouri Üniversitesi Sağlık Bilimleri Okulu öğretim üyesi Dr. Heather Leidy, “35 gram -süt, yumurta, az yağlı et ve yoğurt gibi yüksek nitelikli- protein içeren kahvaltı yapan gençlerle süt ve gevrekten oluşan yaklaşık 15 gram proteini olan kahvaltıyı yiyenleri karşılaştırdıklarını” belirtiyor.
Sonuçta, yüksek proteinli kahvaltıyı tercih edenlerin vücut yağ oranı artışının engellendiği, gün içerisinde yeme sıklığı ve miktarının azaldığı, açlık duygusunun hafiflediği ve kan şekeri düzeylerinin sabitleştiği saptanıyor.
Leidy, “Bu araştırma, kahvaltı etme alışkanlığı olmayan gençlerde kahvaltı içeriğinin kilo yönetimi üzerine olumlu etkisi olduğunu gösterdi. Beslenme alışkanlıkları genç yaşlarda ediniliyor. Eğer erken yaşlarda doğru beslenme alışkanlıkları edinilirse -kahvaltı etmek gibi- bu yaşam boyu sürdürülebilir” diyor.
Kaynak: