Yoğurt, son 10 yılın gözde besinlerinden biri. Dünya mutfağına bizim hediye ettiğimiz bu çok önemli lezzet, hemen her ülkede popüler bir gıda olma yolunda. Daha sık yoğurt yemenizi, sofralarınızı üzerine zeytinyağı gezdirilip nane-kekik-fesleğen eklenmiş nefis bir cacıkla süslemenizi ben de bilerek, hatta biraz da ısrar ederek tavsiye ediyorum. Nedeni şu…
Yoğurdun lezzeti ve doyuruculuğu kadar sağlığa yararları da saymakla bitmez. Yoğurttaki sağlık mucizeleri özellikle son 20-30 yılda daha iyi anlaşıldı.
Yoğurdun sağlıklı bir besin olması yalnızca güçlü bir protein, vitamin ve mineral deposu olmasından da kaynaklanmıyor. Yoğurdun içerdiği proteinlerin son derece değerli oldukları doğrudur.
Neredeyse tamamı sindirilip emilir, doku ve organların yenilenmesi sürecinde önemli görevler üstlenir. Çocuklarınızın büyümesini garanti altına almak, gençlik ve erişkinlik dönemlerinizi sağlık içinde yaşamak veya yaşlanmanın hızlandırdığı doku yıkımını azaltıp tamir süreçlerini hızlandırmak istiyorsanız bu işin etkin çözümlerinden biri yoğurt proteinidir.
Yoğurdun B vitaminlerinden de zengin olduğu biliniyor. Güçlü bir kalsiyum deposu olduğu da kesin. Bir su bardağı kadar yoğurtta ortalama 300 mg civarında kalsiyum var. Bu miktar erişkin bir kişinin günlük kalsiyum ihtiyacının neredeyse üçte birini tek başına karşılayabiliyor.
Çocukların diş, kemik gelişimini desteklemede ve yaşlıların kemik kırılganlığı sorunu ile mücadelede yoğurt mükemmel bir besindir. Yoğurdun magnezyum, çinko ve potasyumdan da zengin olduğu biliniyor. Özellikle uyku sorunu olanlara “anneanne öğünü” olarak yatmadan iki saat önce yarım su bardağı kadar yoğurt tavsiye ediliyor.
Yoğurt için daha pek çok şey yazmak mümkün ama sadece saydıklarım bile onun ne kadar değerli bir besin olduğunu anlatmaya yetiyor.
Sırası gelmişken yoğurdun cilt güzelliğini desteklediğini, kilo kontrolünü kolaylaştırdığını, saç, tırnak sorunlarına karşı iyi bir bariyer oluşturduğunu da bir kenara not edin.
Yoğurtta bulunan bir proteinin kan basıncını dengelemeye destek olduğu, yarım yağlı veya yağsız yoğurt tüketiminin kolesterol sorununun çözümünü kolaylaştırdığı da aklınızda olsun. Zaro Ağa hikâyesi doğru mu, Zaro Ağa 100 yıldan uzun yaşadı mı emin olmasam da yoğurdun özelliklerini dikkate alınca hikâyenin doğruluğundan ben de kuşku duymuyorum.
(YAŞASIN HAYAT 2/ABM YAYINLARI/İSTANBUL/2014)
Probiyotik gücü de yüksek
Yoğurdun çok önemli bir özelliği daha var: PROBİYOTİK GÜÇ! Yoğurtta bulunan probiyotik bakteriler, sindirim sisteminde akla hayale gelmez başarılara imza atıyor. Probiyotik bakteriler olarak adlandırılan, hastalık yapmayan ve bedenle işbirliği içinde çalışarak onu güçlendiren mikroorganizmaların yararları saymakla bitmiyor. Mesela probiyotik bakterilerin gastrit, ülser, reflü gibi problemlerle mücadeleyi kolaylaştırdığı bilimsel olarak da gösterilmiş. Çünkü probiyotik bakteriler midede Helikobakter isimli mikrobun -ki ülser nedeni olarak gösteriliyor, reflü ve gastritten mide kanserine kadar pek çok soruna sebep olabiliyor- çoğalmasına engel oluyor.
Probiyotikler ishal sorununun çözümünde de işe yarıyor. Özellikle kısa süreli seyahat ishalleri ve yaz ishalleri için yoğurt tercih edilen bir besin olmalıdır.
Kaynak: