• 16 Aralık, 2024

Trans Yağlar Azaltılmamalı, Yüzde Yüz Sıfırlandırılmalıdır

trans-yaglar

Anadolu Ajansı’ ndan Yeşim Sert Karaaslan’ ın “Gıdalardaki trans yağlar azaltılacak” başlıklı haberinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’ nun (THSK), “ciddi bir sağlık sorunu” olduğuna dikkat çektiği obeziteyi “önceliklenen” konular arasına aldığını öğreniyoruz (1).

Obezite ile mücadelede sadece trans yağlara karşı çıkmak yeterli değil. Trans yağların “gerçek anlamda sıfırlanması” yerine “azaltılmasının” hedeflenmesi de yanlış bir iş.

Endüstri tarafından maniple edilen tıbbi fetva kurumu FDA bile dayanamadı ve senelerdir “en sağlıklı yağ” diye yedirilen “suni trans yağların tamamen yasaklanması” için harekete geçti.

FDA, tatlılar, dondurma, mikrodalga fırın mısır patlağı, dondurulmuş pizza, margarin, kahve kreması gibi işlenmiş ürünlerde bulunan “suni trans yağların” bundan böyle “hiç kullanılmamasını” teklif ediyor (2).

Bağımsız bir kurum olan Tıp Enstitüsü (Institute of Medicine=IOM), suni trans yağların bilinen bir faydası ve bunlar için bir emniyet sınırı olmadığını bildiriyor ve bu yağların olabildiğince az tüketilmesini tavsiye ediyor (3).

Golomb diyor ki: “Trans yağlar hazır gıdaların raf ömrünü uzatıyor ama sizinkini kısaltıyor!” (4).

Gerçek manada sıfırlanma şart

Gerçek manada sıfırlanma, gıdalarımızda trans yağların gerçekten “hiç bulunmaması” demek.

Etiketinde trans yağ miktarı “zero” yazan ürünlere aldanmamak gerekiyor.

Çünkü birçok ülkede 100 gram yağda 0.5 gramdan daha az trans yağ bulunan yiyecekler için “zero” ifadesi kullanılabiliyor.

Trans yağların, çorbadan salata sosuna kadar yüzlerce hazır gıdada olduğu dikkate alındığında büyük ölçüde hazır gıdalarla beslenen insanların ne kadar çok trans yağ aldıkları rahatça anlaşılır.

Mesela, bir porsiyonunda 0.5 gram trans yağ bulunan bir patates cipsinin bir paketinde üç porsiyon var ve bunun hepsini yiyen bir kişi farkında olmadan 1.5 gram trans yağ almış oluyor.

Aldatmacalara hayır!

Bir başka aldatmaca da gıdaların etiketlerine trans yağ yerine insanlara daha yabancı olan “kısmen hidrojenize” veya “PHO” gibi ibarelerinin konması.

Birçok kişi, kısmen hidrojenize yağ veya PHO’ nun aslında trans yağdan başka bir şey olmadığını bilmeyebilir.

Bunlar tüketiciyi aldatmaktan başka bir şey değil!

Tabii trans yağlar zararlı değil aksine faydalı

Sentetik trans yağlarla “tabii trans yağları” birbirine karıştırmamak gerekiyor.

Süt, peynir, yoğurt ve tereyağı gibi ürünlerde bulunan “trans-palmitoleik asit” veya “trans-palmitolat” vücut tarafından üretilmiyor.

Trans-palmitoleik asit hidrojenize bitkisel yağlarda bulunan “sentetik trans yağlar” gibi kalp hastalıklarına yol açmıyor, tam aksine kalp sağlığını destekliyor.

Trans-palmitoleik asidin “anti-mikrobiyal” etkileri de var ve hücre haberleşmesinde de anahtar rolü bulunuyor.

Harvard’ lı uzmanlar tarafından yapılan araştırmada mandıra ürünlerinde tip 2 diyabet riskini azaltan “tabii trans yağlar” tespit edildiğini de hatırlatmak isterim (5).

Gelelim neticeye

THSK’ na birkaç tavsiyem var:

BİR: Sadece trans yağı azaltmak fazla bir işe yaramaz. Hedef gerçek manada sıfır trans yağ olmalı!

İKİ: Vatandaşın sızma zeytinyağı ve köy tereyağına ulaşımı kolaylaştırılmalı!

ÜÇ: Okullarda süt yerine “ayran, yoğurt, peynir” dağıtılması sağlanmalı!

DÖRT: Rafine şeker, un ve tüm işlenmiş, paketlenmiş, katkı maddeleri bulunan tüm “hazır gıdalara” karşı çıkmadan obezite ile mücadele sadece “göstermelik” olur.

Kaynaklar:

Benzer Yazılar

Yorum Yapın