2016’nın sağlığın pek çok alanı gibi beslenmeye de yeni ufuklar, farklı bakışlar getireceği kesin. Yenilikler kadar “eskiye dönüş” de söz konusu. İsterseniz sözü fazla uzatmadan konuya hemen girelim, bakalım 2016’nın beslenme falında neler var? Buyurun…
Fermante gıdalar öne çıkıyor
Doğal fermantasyondan geçmiş besinler, mayalanmış yiyecek ve içecekler 2016’nın en gözde gıdaları. Mesela boza. Mesela turşular. Mesela ekşi mayalı ekmek. Mesela yıllanmış peynirler. Ve tabii ki “ev yapımı köy yoğurdu!” Listeye kefiri de eklemeyi unutmayın.
Tane ve çekirdekler parlıyor
Bakliyat grubunun yıldızı parlıyor. Özellikle bezelye ve mercimek yüksek, kaliteli bitkisel proteinleriyle, bu yıl daha çok yenecek. Fasulyeyi, nohudu, maşı, baklayı da bir kenara atmayın. Çekirdeklere gelince… Kabak, ayçiçeği, keten, susam, çörekotu fark etmiyor, yağlı tohumlar gözde…
Probiyotik, probiyotik
Bu yılın başoyuncularından biri de yine probiyotikler. Kilodan bağışıklık bozukluğuna, gaz, şişkinlik, ishal, kabızlıktan yorgunluğa pek çok problemin çözümünde probiyotikler de önemli oyuncular. Kısacası turşular, bozalar, yoğurtlar, peynirler bu yıl da hep gündemde olacaklar.
Tam yağlı süt ürünleri
Yarım yağlı, hele hele yağsız süt ürünlerinden kaçış var; nedenini 21 Aralık’ta Hürriyet’te açıkladım. Bu ürünlerin kilo bakımından da, kolesterol yönünden de ciddi bir fark yaratmadığı tersine sağlığı destekleme ve lezzet söz konusu olunca tam yağlı süt ürünlerine dönmek gerektiği konusunda ciddi bir değişim var.
Protein zengini salatalar
Salatalar bu yılda favori besinler. En çok da proteinden zengin salatalar, peynir, ton balığı gibi hayvansal veya mercimek, nohut, fasulye gibi bitkisel protein kaynaklarıyla zenginleştirilmiş bol proteinli salataları bu yıl daha çok yiyeceğiz.
Çorba, çorba, çorba
Bu yılın favori besinlerinden biri de çorbalar. Kimi düşük kalorisi nedeniyle, daha az yemek için yemeklerden önce, kimi gribe, soğuk algınlığına çare olarak, kimi kaslarına daha fazla protein yüklemek için ve eklemlerine daha çok kolajen kazandırmak amacıyla, “yaşasın çorba!” diyecek.
Şeker ve tuzla savaş sürüyor
Şeker ve tuza karşı yürütülen mücadele 2016’da daha da alevlenecek. Bazı merkezler daha şimdiden şekeri neredeyse “bir numaralı sağlık düşmanı” ilan ettiler bile. Tuz konusuna gelince… Problemin deniz tuzu veya kaya tuzundan çok rafine tuzdan kaynaklandığı anlaşılıyor. Yani hedefte “rafine tuz” var.
Eski tahıllar yeniden gözde
Beslenmede de bitpazarına nur yağıyor, eski tahıllar yeniden göze giriyor. Darı, siyez buğdayı, horasan buğdayı, karabuğday ve daha pek çok “eski tohum” önümüzdeki yıl daha sık kullanılacak. Kısacası bu yıl eski tahıl sandıkları da yeniden açılacak.
Sebze suları çok içilecek
Sadece sebze suları değil, meyve suyu-sebze suyu karışımları da 2016’da daha sık ve bol içilecek. Özellikle de en kırmızı, mor, yeşil ve sarıları. Taze sıkılmış antioksidan sebze ve meyve suları birbirlerini lezzetlendirerek yaz-kış yudumlanacak. A
Atıştırmalıklar patlayacak
Fındık, fıstık, ceviz, badem, hurma, kuru kayısı, erik, incir atıştırmalıklarımızın kralıydı ve bir de pestiller, kabak, ayçiçeği çekirdekleri. Sonra ne olduysa gündeme sağlık düşmanı cipsler, gofretler girdi. Bu yıl bu yanlıştan çok sert dönülecek, sağlıklı atıştırmalık kültürü daha da yaygınlaşacak.
Karnabahar ve kırmızı pancar
Öne çıkacak sebzeler listesine enginarı, kırmızı ve karaturpu eklemeyi de unutmayın. Tavsiyem listeye kırmızılahanayı da ilave etmeniz.
Filizlenmiş tohumlar yeniden
Bu yılın gözde besinlerinden biri de filizlenmiş tohumlar. Çimlenmiş tohumların ve tanelerin daha çok antioksidan madde, vitamin ve mineral, enzim ihtiva ettiği, emilimlerinin ve biyolojik faydalanımlarının daha yüksek olduğu uzun süredir iddia edilen, gündemde tutulan bir konu. Tabiî ki çimlendirme işinin bazı riskleri de yok değil, aman dikkat…
Çiğ beslenme yaygınlaşıyor
Besinleri doğal halleriyle tüketmek içlerindeki vitamin, mineral ve antioksidanlardan daha fazla faydalanmak demek. Ayrıca çiğ beslenme daha doğal, katkısız oluşu nedeniyle de yıldızı parlayan alanlardan biri.
İşlenmemiş besinler öne çıkıyor
Gıda katkıları kanserojen olmakla, alerjiyi tetiklemekle, bağırsaklarımızdaki probiyotikleri yok etmekle, karaciğerimize, böbreğimize zarar vermekle suçlanıyor. Hangisinin ne kadar suçlu olduğu bazıları için çok net ve açık. Çare: Tam ve doğal gıdalar…
Yaşasın özgürlük!
Bu yıl tam bir “free yıl” olacak gibi görünüyor. İçinde antibiyotik olmayan (antibiotic free), gluten olmayan (gluten free), şeker olmayan (sugar free), tatlandırıcı olmayan (artificial sweetener free), genetiği ile oynanmamış (GMO free), koruyucu eklenmemiş (preservative free) gıdalar 2016’da daha da öne çıkacak.
Glutensiz alan
“GLUTEN ŞİŞMANLIĞI” yeni bir kavram. Önümüzdeki dönemde onu ve “probiyotik şişmanlığı”nı daha sık gündeme getireceğiz. Buğday, çavdar, arpa ve yulafta bulunan bir protein olan gluten iltihaptan alerjiye, şişmanlıktan gaza, kolite, kansızlıktan yorgunluğa strese neredeyse her sorunun temel nedeni. Eskilerin deyimiyle “her musibetin başı” ilan edilme durumuna geldi geliyor.
Kafein meselesi mühim
Kafein sonu “IN” ile biten her gıda unsuru gibi keyif veren ama aynı zamanda enerji de yükleyen bir madde. Sadece kahvede değil, içtiğimiz çaylarda, yuttuğumuz ağrı kesici haplarda bile o var. Ana yazıda sözünü ettiğim “özgür yıl/free gıdalar” kapsamı içine “kafein free” yi bilerek eklemedim, çünkü kafeine ayrı bir başlık açmakta fayda var. Ben pratik olarak kafeinsiz bir hayat düşünmüyorum. Aynı zamanda kafeinin fazlasının sağlığa iyi gelmediğine de yürekten inanıyorum.
Yaşasın posa
Kabızlık çağımızın en mühim sağlık sorunların biri. Sebze, meyve ve bakliyat tüketimi azaldıkça, probiyotik dengesi altüst oldukça bu salgın daha da büyüyecek. Çözüm posalı gıdaların daha sık ve bol tüketilmesinde ya da atıştırmalıklara posa eklenmesinde. İşte bu nedenle posa içeriği zenginleştirilmiş atıştırmalıkların önü açık.
Çiftlik ürünü, esnaf lokantası
Yiyip içilen her şey organik olsa ne iyi olur. Organik değilse hiç olmazsa doğalı olsun. İçine mümkün olduğu kadar daha az sunilik/yapaylık girsin. Bu güzel yaklaşımı hayata geçirmenin yolu ev yapımı yemeklerden, esnaf lokantalarından, etnik esintili mutfaklardan, çiftlik markalı ürünlerden, yerel çeşni ve baharatlardan geçiyor. 2016’da bunların da yıldızı parlıyor.
Protein, protein, protein
Çocuklar büyüyüp gelişmek, gençler güçlü, kaslı olmak, yaşlılarsa kas kaybından korunmak için yeteri kadar protein kazanmak zorunda. Proteinler öncelikle doğal yollardan (hayvansal ürünler ve protein zengini bakliyat grubu) karşılanmalı. Protein tozları da kullanılabilir ama seçimler dikkatle ve doğru yapılmalı. Protein gücü arttırılmış atıştırmalıklar (protein barlar) veya fındığı, fıstığı, bademi, cevizi bol atıştırmalıklardan (granola barlar) da faydalanılabilir.
Kaynak: